4.11.2009

Mimar&İşveren İlişkileri Adına Kayıtdışı Bir Değerlendirme ( 1 )

Mimarlık mesleği, bir hizmet sektörü olarak bakıldığında, ülkemizde aslında pek ihtiyaç duyulmayan bir sektördür. İnşaat sektörünün bu kadar sıkı atılımlar yaptığı ve yapmaya devam ettiği bir ülkede inşaat sektörüyle direkt ve öncelikli bağlantısı olan bir hizmet sektörüne ihtiyaç duyulmadığını söylemek inandırıcı gelmeyebilir ancak pratikte durum böyle değildir. Hatta mimarın varolduğu işlerin bile çok sağlıklı yürümediği/yürütülemediği bir gerçektir.

Genç bir mimar olarak, mesleğimi serbest bir şekilde icra ettiğim süre içerisinde ülkemizde mimarlık mesleğine bakışın nasıl olduğunun resmini çizebilecek birçok hatıra edindim. Genç olmanız, mimar olmanız, yaratıcılığınız, tasarım tarzınız, projeyi yürütme biçiminiz, şirketinizin yaşı gibi konular her zaman işverenler tarafından sorgulanan konulardır. Mimarlık eğitiminin meslek pratiği ile alakasının olmaması, okulda bize yüklenen mimari estetik anlayışının az eğitilmiş toplumumuzda bir karşılığının bulunmaması, sürekli diyalog problemlerine yol açmaktadır. Bunun yanında mimarlık mesleğini bir değere dönüştürmek ve bundan bir kazanç sağlamak en zor ve çözümsüz konulardan bir tanesidir. İş ilişkilerinin hukuki anlamda korunmasının sağlanması, ticari kaygıları olan mimarlar için en kritik noktalardan bir tanesidir. Her meslek grubunda olduğu gibi işverenler mimarlık hizmeti alırken tercihlerini bu bedellerin miktarına göre yaparlar. Bu bakımdan bedelini mimarlık hizmetleri tarifesine göre düşük verenler ihaleyi kazanırlar. Ancak bu işbirlikçi anlayış işveren gruplarının mimarlık mesleğine bakışını ciddi biçimde etkilemektedir. Kısaca özetlersek, mimarlık mesleği fiyat kıran mimar profili sayesinde ticari açıdan zarar görürken, saygınlığını da kaybetmiştir.

Bu yazının resmi bir dille sürdürülmesinin mümkün olmadığını içten içe hissederek bundan sonra yaşananları daha gündelik bir üslupla anlatmanın daha uygun olacağı inancındayım. Buna göre hemen kendi mesleki hayatımdan direkt olarak referans aldığım olaylar ile başlamak istiyorum:

- Merhaba biz bir yere teklif vereceğiz. Ona bir etüd çizilecek. Ada pafta parseli gönderiyorum ona bir bakalım ya...

Kısaca etüd adı verilen hizmet özellikle inşaat sektörünün hızla ilerlediği İstanbul'da çok popüler bir konudur. Eskimiş apartman tipi konutları yıkarak kat karşılığı yeni konut üretimi yapan müteahhitlerin mimarlık ofislerinin kapılarını sürekli aşındırmalarına neden olan bir fenomendir.

Buradaki amaç mimarlık hizmeti almak değildir. Amaç, verilen arazinin imar durumuna göre müteahhitin istediği alan paylaşımını yakalayabilmek bunun yanında imar yönetmeliğindeki boşlukları kullanarak müteahhite gayriresmi kazanç sağlamaktır.

Etüd çalışması bir vaziyet planı, hisse bölüntüsü kesiti, bir zemin kat, bir malsahibi kat planı, bir müteahhit kat planı ve elbette en az 1 adet perspektiften oluşur. Bu perspektif gündelik hayatta render olarak adlandırılır ve bilgisayar ortamında hazırlanan foto-gerçekçi imajlara verilen genel isimdir. Etüd hizmeti imar yönetmeliğine kesinlikle uymalıdır çünkü müteahhitin kat malikleri ile yapacağı sözleşmenin ekinde bir taahhüt olarak yer alacaktır. Bu bakımdan mimarın bu konuda hata yapması kabul edilemez! Render adı verdiğimiz imaj ise yeni yapılarda sıklıkla kullanılan malzemelerin cephede yeni bir armonisini yansıtmalıdır. Söve, terracota, fibrobeton olarak adlandırılan malzemeler bunlardan birkaçıdır.

Etüdün konut tipi ise 2+1, 3+1, 4+1 olarak müteahhit tarafından tanımlanır. Bu konut tipi üzerinde çok fazla düşünülmesi gerekmeyen standart "Kadıköy" tipi konuttur. Antreden ön cepheye bakan salona sonra yan cepheye bakan mutfağa ve arkaya doğru yönelen koridora geçilir. Koridor boyunca odalar ve ortak banyo dizilir. Ebeveyn odasına dolap odası ve ufak bir banyo sıkıştırılır. Plan bundan ibarettir. Zaten çoğumuzda böyle bir evin içinde yaşamaktayızdır.

Şimdi en can alıcı noktaya geliyoruz. Bu hizmet, tanımdan da anlaşıldığı gibi sadece taahhütnameye yönelik ufak bir avan proje gibidir. Bu hizmeti verebilmek için imar yönetmeliğini ve boşluklarını biliyor olmak, imar durumunu okuyabilmek, buna göre hızlı bir konut modeli yaratabilmek gerekmektedir. Bu hıza erişebilmek için gerekli bilgisayar çizim programlarına hakim olmak ya da hakim olan insanları çalıştırmak gerekmektedir. Özel bir hizmet olan 3 boyutlu modelleme ve sonucunda elde edilen perspektif görüntü ise ayrı bir uzmanlık konusudur. Bu tip bir çalışmayı yapmak ve bilgiye sahip olmak ya da bu bilgiye sahip bir insanı alt taşeron olarak bulmak/çalıştırmak kolay değildir. Bu bilgisayar programlarının lisans bedellerine değinmiyorum bile...

Tüm bunları tekrar hatırlatmamın nedeni bu hizmetin piyasada bedelsiz olarak yapılıyor olmasıdır. Evet, bir müteahhit sizi arar bu hizmeti ister ve bunun bedelini size ödemez çünkü böyle bir alışkanlığı yoktur. Bu hizmet bazı mimarlık bürolarınca "yaparız abicim" mimarlar tarafından bir karşılık beklemeden yapılmaktadır. Bunun sebebi ise müteahhitin size yaptığı sözlü taahhüttür. Eğer etüdünüz kat malikleri tarafından beğenilir ve kabul edilirse müteahhit kişi size mimar proje müellifliği teklifinde bulunacaktır. Yani projeyi alırsa size mimari projeyi çizdirecektir. Fena bir teklif değil aslında ama o kadar emin olmayalım hemen... Sözlü taahhüt kısmı çok kaygan bir zemindir. Müteahhit işi alsa bile mimari proje teklifinizi çok bulursa size işi vermeyebilir. Karşı çıkabilirmisiniz? Tabiiki hayır. Hukuki bir dayanağınız ya da güvenceniz yoktur. Hatta bazı senaryolara göre müteahhitler etüdleri farklı ofislere projeyi ise sadece belediye ile bağlantıları kuvvetli olduğu için iş yapan bambaşka ofislere vermektedir. Belediye ilişkileri kuvvetli ofislerinde mimari proje bedelleri konusunda esnek olduğu gerçeğini söylememize gerek yoktur herhalde. Sadece bu ilişkiler üzerinde iş yapmayı ve hizmet vermeyi hedefleyen ofisler bu işe doğal olarak salt ticari olarak bakmaktadırlar.

"Etüd" ve "belediye projesi" sektörü sınırları işbirlikçi mimarlar tarafından çizilen bir fenomendir. Bu konularının sunum biçimi ve bedeli de bu kesim tarafından belirlenir ve uygulanır. Asıl acıklı olan durum, İstanbul'un neredeyse tamamındaki yapılaşmanın bu tip "mimari" hizmet biçimleriyle desteklenmiş olmasıdır. O yüzden yapılan orta halli konutların büyük bir kısmı birbirine benzemektedir.


1 yorum:

  1. kesinlikle katılıyorum...ama çözüm nedir sorusunun bir yanıtı zamanı geri sarmaktan başka bişey değil. O ilk meslek ahlakını daha bizlere öğrenmek bile nasip olmadan satan mimarların, mühendislerin, müşeterek iş yaptıkları müteahitlerin yılına dönüp gerekli cezaları uygulamak gerekli belkide...Okuduğumuz okullardaki hocalar 50 sinden sonra 3dsmax öğrenip render başına para alma yolunda ilerliyorsa diecek bişey bulamıyorum ben. Kısacası, biraz ingilizce ama olsun "money talks, shit walks!!! " anlayan anlasın o da yeter, saygılar efendim

    YanıtlaSil